KALELER
AKÇAKALE
Trabzon’un 18 km batısında bulunan Akçakale’de denize hâkim bir terasta ilçeye ismini veren kale yer almaktadır. Kalenin 1297-1330 yılları arasında İmparator Aleksios11 tarafından Selçuklulara korunmak amacıyla yaptırıldığı sanılmaktadır. Trabzon’un fethinden sonra Kale yedi yıl daha savunulmuş ve sonra Fatih Sultan Mehmed’in komutanlarından Mahmut Paşa tarafından ele geçirilmiştir. Kuşatma sonunda şehit düşen Mahmut Paşa da kaleye gömülmüştür. Osmanlı döneminde onarım geçiren ve bazı yeni ilavelerle genişletilen kale önemli bir askeri üs olma özelliğini yüzyılımızın başlarına kadar korunmuştur.
Moloz ve kesme taştan yapılan kalenin birçok bölümü yıkılmış olmasına rağmen yinede orijinal görünümünden pek fazla uzaklaşmamıştır. Ancak katlar arasının ahşap oluşu bu bölümlerin günümüze ulaşmasını engellemiştir.
TRABZON KALESİ
Büyük bir bölümü ayakta kalan surlar şehrin eski yapılarını oluştururlar. Bugünkü surların en eski bölümü Roma devrine MS 5. yüzyıla tarihlenmektedir. Surların daha eski safhaları hakkında tarihi kaynaklar bilgi verirler. MÖ. 5. yüzyılda şehri gören Kesenefon surların varlığından sözetmektedir. Trabzon surları Yukarı Hisar, İçkale, Orta Hisar ve Aşağı Hisar olmak üzere üç bölüme ayrılmaktadır.
Yukarı Hisar ile Orta Hisar, Kuzgun Dere ile İmaret (İskeleboz ) deresi arasındaki yüksek kaya kitlesi üzerine kurulmuştur. Bu bölüm kalenin en eski bölümünü meydana getirmekte ve kaba olarak bir yamuğa benzemektedir. Şehrin adı bu Trapez-Trabezus yamuk şeklinden gelmektedir.
CEPHANELİK
İreni ve Fatih kulesi olarak bilinen yapının Yıldız Sarayı albümlerindeki resminin altında H.1305 yılında yaptırıldığı yazılıdır. Kapısı üzerinde II.Abdülhamit tuğrası ve kitabe de bunu doğrular. Cephaneliğin 1887 yılında yaptırıldığı kesin olarak anlaşılmaktadır.
Yaklaşık 25-40 m. çapında iç içe dairevi iki bölümden oluşmaktadır. İç bölüm dört, dış bölüm ise üç katlıydı. İç ve dış yapılarda oval kemerli üçer adet pencere bulunmaktadır. Yüksek bir koruma duvarı içine alınmış olup batı yakınında ise karakol hanesi vardı. 1916-1918 Rus işgali sırasında mühimmat deposu olarak kullanılmış ve 9 Temmuz 1919′da bir patlamayla örtüsü yıkılmıştır.
Günümüzde özel sektör tarafından aslına uygun olarak restore edilmektedir.
MÜZELER
ATATÜRK KÖŞKÜ
Köşk, 19. yüzyıl başlarında Trabzon’a hakim Soğuksu Sırtlarında Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Bununla birlikte Köşkün dış cephesinde taş işçiliği kullanılmış olup, bahçesi çam ağaçlarıyla çevrilidir. İç cephede tuğla kullanılmış merdivenler ahşap ve korkulukludur. Katlarda karo kullanılmış ve tavanlar ampir tarzda alçı süslemelidir. Su ve ısı tesisatı ise zamanın ileri teknolojisiyle döşenmiştir. Atatürk Köşkü, bodrum katıyla birlikte 4 katlı tesçilli bir yapıdır. Giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası bulunmaktadır.
Kattaki mekanlara geçit veren giriş katı salonunda Atatürk’ ün 15 Eylül 1924 tarihi akşamı Belediyece verilen yemekte yaptığı konuşmalarının metni asılıdır. Salonun ortasında bilardo masası bulunur. Tavana asılı porselen gövdeli avize Nemlizade Konağı’ ndan temin edilmiştir. Salonun kuzey girişindeki dinlenme odasında büyük önder mal varlığının büyük bir bölümünü millete armağan etme kararını imzalamıştır.
Birinci katta çalışma odası, büyük yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası vardır. Bu odalara geçit veren salon duvarlarında Atatürk’ün değişik yurt gezilerine ait fotoğrafları ve bizzat kendi kurşun kalem işaretlerinin bulunduğu Türkiye haritası bulunmaktadır. İkinci katta ise salon ve salona açılan iki oda bulunmaktadır.
Büyük önder Atatürk Trabzon’u üç kez ziyaret etmiştir. Atatürk Eylül 1924 tarihinde Trabzon’a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. 15 Eylülde Trabzon Belediyesi’ne ve 3. Genel Müfettişliği ziyaretlerinden sonra Soğuksu’ ya gezi amaçlı götürülmüş ve burada dinlenmek için durmuştur. Atatürk ikinci kez Kasım 1930′da Trabzon’u tekrar onurlandırdığında Köşk’te ağırlanmış ve çok memnun kalmıştır. Büyük Önder Haziran 1937 tarihinde Trabzon’u üçüncü kez ziyaretlerinde kendisi için hazırlanan Köşkte iki gece kalmıştır. 11 Haziran gecesi Köşk’te bütün mal varlığını, canından çok sevdiği Türk Ulusuna armağan etme kararı almış olan Atatürk mal varlığının bir listesini hazırlayarak gereğinin yapılması için Başbakan’ a göndermiştir.
Atatürk Trabzon’daki Köşk’ ten mal varlığını milletine adarken şöyle diyordu: “İnsanın serveti manevi kişiliğinde olmalıdır. Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekten ferahlık duyuyorum.”
Bilinmeyen bir sebepten dolayı Soğuksu’daki Köşk Türk Ulusuna armağan edilen mal varlığı listesinde yoktu ve ölümünden sonra kız kardeşi Makbule BOYSAN’ a kaldı.
Bütün mal varlığını Ulusuna bağışlama kararı alan Atatürk’ün Başbakanlığa gönderdiği listede Köşk’ ün yer almaması konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür.
8 Temmuz 1942′de Trabzon Belediyesi BOYSAN’dan Köşk’ü 10.000 lira karşılığında satın almıştır. Trabzon İcra Memurluğu tarafından binanın yevmiyesi yapılmış ve aynı yıl Köşk halka açık müze haline dönüştürülmüştür. Atatürk Köşkü Trabzon’a gelen ziyaretçilerin çoğunluğu tarafından ziyaret edilen tarihi bir mekandır.
AYASOFYA MÜZESİ
Günümüzde müze olarak kullanılmakta olan Trabzon Ayasofya Kilisesi, 1. Manuel Komnenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılında Trabzon’u fethini takiben yapı, camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. Ayasofya, yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Trabzon üzerine anlattıkları ile ünlü Evliya Çelebi (1648), Pitton Tournefort (1701), Hamilton (1836), Texier (1864), Trabzonlu Şakir Şevket (1878) ve Lynch (1893) yapıya önem veren kişiler arasındadır.
1868 yılında harap durumda olan caminin Bursa’lı Rıza Efendi’nin teşvikleriyle yeni baştan onarıldığı bilinmektedir. Bina I. Dünya Savaşı yıllarında sırası ile depo, hastane daha sonraları yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesi’nin işbirliği ile restore edilerek 1964 yılından sonra müze olarak ziyarete açılmıştır.
Geç Bizans kiliselerinin güzel bir örneği olan yapı, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Nartex denilen giriş holüne sahip olan bina üç neflidir. Neflerden ortadaki beşköşeli, yanlardakiler ise yuvarlak birer apsisle son bulmaktadır. Nartex’ in üzerinde şapel vardır. Yapının kuzey, batı ve güneyinde üç revaklı giriş bulunmaktadır.
CEVDET SUNAY MÜZESİ
İlimiz Çaykara İlçesine 21 km. uzaklıkta bulunan, Çaykara-Sultan Murat Yaylası yolu üzerindeki Ataköy beldesindedir.
1900 yılında Ataköy’de doğan, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanlığı ve Kontenjan senatörlüğü yaptıktan sonra 1982 yılında ölen İlimizin yetiştirdiği devlet adamı Cevdet SUNAY’ın doğduğu ev, restore edilerek 2001 yılında Cevdet Sunay Evi-Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.
TRABZON MÜZESİ
Trabzon Müzesi olarak düzenlenen konak, Zeytinlik Caddesinde 1900′lü (1898-1913) yılları başlarında Banker Kostaki Teophylaktos tarafından büyük programlı konut olarak yaptırılmıştır. Konağın mimarlarının ismi tespit edilememiştir. Ancak mimarlarının İtalyan olduğu belirlenen yapıda kullanılan bir çok malzemenin İtalya’dan getirildiği bilinmektedir. Kostaki Teophylaktos 1917 yılında iflas edince, bu yapıyla birlikte bütün mal varlığına haciz konulmuş ve konak Nemlioğlu ailesi tarafından satın alınmıştır. Milli Mücadele yıllarında karargah binası olarak kullanılan yapı, 1924 yılında Atatürk’ün Trabzon’u ilk ziyaretinde konaklaması için düzenlenmiştir. Atatürk ve eşi Latife Hanım be beraberindekiler 15-17 Eylül 1924 tarihlerinde bu konakta kalmışlardır. Trabzon Valisi Ali Galip Bey zamanında 25.000.TL bedelle kamulaştırılan yapı, 1927-1931 yılları arasında Hükümet Konağı, 1931-1937 yılları arasında Genel Müfettişlik binası olarak kullanılmıştır. 1937 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsis edilen yapı, 50 yıl Kız Meslek Lisesi olarak hizmet verdikten sonra müze olarak düzenlenmek üzere 1987 Kültür Bakanlığına tahsis edilmiştir. 1987-2001 yılları arasında Kültür Bakanlığınca yaklaşık 13 yıl süren restorasyon sonucunda aslına uygun olarak yenilenen konak 22 Nisan 2001 tarihinde arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği Trabzon Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Ülkemizin sayılı sivil mimarlık örnekleri arasında yer alan, yaklaşık 1500 m 2 kullanım alanı olan konağın bodrum kat hariç tüm kat duvarları tamamen kalem işi bezelidir.
TRABZONSPOR MÜZESİ
Maraş Caddesi Halkevi Sokak’taki Sadri Şener Sosyal Tesisleri Binası’nın 2.katında yer almaktadır. Trabzon’un özgün tarihi eserlerinden biri olan binadaki müze barındırdığı kupalarla Türk futbol tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanında Cumhuriyet Dönemi Trabzonspor tarihinin de belleği konumundadır.
TÜRBELER
AÇIK TÜRBE
Küçük İmaret Mezarlığında Hamzapaşa Camisinin doğusunda yer alır. 18. yüzyıla tarihlenen altı köşeli baldaken bir türbedir. İçerisinde üç mezar bulunmaktadır. Bunlardan H.1148, M.1735 tarihli olan Hamza Paşaya aittir.
GÜLBAHAR HATUN TÜRBESİ
Büyük İmaret (Hatuniye) camisinin doğusunda yer alır. Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbaharhatun için 1506 yılında yaptırılmıştır. Türbe iyi bir taş işçiliği gösterir. Sarımsı renkli kesme taşlardan inşa edilmiştir. Pençerelerinin tahfif (sağır) kemerlerinde olduğu gibi gri taşlar dekoratif olarak kullanılmıştır. Sekizgen planlı türbe gövde üzerinde yine sekizgen bir kasnağa sahiptir. Kubbe sekiz köşeli olup kurşunla kaplanmıştır.
AHİ EVREN DEDE TÜRBESİ
Boztepe’de bulunan Ahi Evren Dede Camii’nin bitişiğindedir. Kare planlı türbe, bir kubbe ile örtülüdür. H.1307 (1887-1888) yıllarında Hacı Hakkı Baba tarafından onartılan bu türbe günümüzdeki halini almıştır.
Ahi Evren Dede’nin mezarının (türbesinin içinde) yanında Hacı Hakkı Baba ve oğullarının mezarı da yer alır.
EMİR MEHMET TÜRBESİ
Eski kabak meydanında Trabzon Lisesi’nin güneyinde yer alır. Kitabesinden 1523 yılında Emir Mehmet için yaptırıldığı anlaşılmıştır. Ancak yakınındaki Kadiri Tekkesi (Hatuncuk Camii) Şeyhi Osman Baba da 1877 yılında bu türbeye defnedilmiştir.
Sekizgen Planlı türbe kesme taştan yapılmıştır. Girişi kuzeydoğudandır. Mevcut iki pencere doğu ve batıya açılmaktadır. Kapı ve pencereler sağır sivri kemerlere sahiptir. Kurşun kaplı kubbe sekizgen bir kasnak üzerine oturur.
MANASTIRLAR
KAYMAKLI MANASTIRI
Trabzon’un 3 km güneydoğusunda Boztepe’nin Değirmendere vadisine bakan yakasında kurulmuştur. 1424 yılında inşa edilmiştir. Yapılar topluluğu dikdörtgen alan içerisinde, ortada tek apsisli kilise, kuzey batıda çan kulesi, güney doğuda ise küçük bir şapel ve manastır hücrelerinden oluşmaktadır. Manastır yapıları birçok defa onarım görmüştür. En eski kısım kilisenin beşken apsis bölümüdür. Kilise içerisindeki freskler 18. yüzyıla tarihlenmektedir.
KIZLAR MANASTIRI
Boztepe’nin yamacında şehre hakim bir mevkide kurulmuştur. İki teras üzerine inşa edilen manastır kompleksi yüksek bir koruma duvarı ile çevrilmiştir. Manastır III. Alexios zamanında (1349-1390) kurulmuş birkaç defa onarılmış som şeklini 19. yüzyılda almıştır. İlk olarak güneyde içinde kutsal su bulunan kaya kilisesi ve onun girişindeki şapel ve birkaç hücreden ibarettir. Kaya kilisesinin içerisinde kitabeler ve Alexios III karısı Theodora ve annesi Eirene’ nın portreleri yer almaktadır.
KUŞTUL MANASTIRI
Bu manastır Trabzon’un Esiroğlu Beldesinin Kuştul (Şimşirli) ismi verilen köyündedir. Yapının bulunduğu yere gidiş şöyle olmaktadır. Önce Esiroğlu Beldesine gidilip, oradan minibüs veya jiip kiralanır. Soldaki yol takip İkidere Köyüne gelinir. Bu köyde yol ikiye ayrılır. Yolun biri sağa diğeri sola gider. Sağa giden yol yamaçta bnulunan Konaklar Köyüne varır. Buradan Kuştul daha uzak olmasına rağmen ulaşım daha iyidir. Katır veya yaya olarak gidilirse manastıra bir-iki saatte varılabilir.
Vadinin tabanından dirsek şeklindeki kaya üzerine oturtulan bu yapı, kale gibi, vadiye hakim bir tepede kurulmuştur.. Maçka yolu üzerinde ve bağımsız bir amir gücüne sahip olan, üçüncü manastırdır. MS. 752 yılında kurulduğu söylenen bu manastır 1203 senesinde yağma edilip, terk edildi. Ama 1393 yılında tekrar kurulup 15. yüzyılın başında yine eski önemini kazandı. Bu asrın binalarının çoğu 1904 yılında çıkan büyük bir yangınla harap olduktan sonra manastır, bir daha inşa edilmiştir.
Manastıra batı cephesindeki bir merdivenle varılmaktadır. Büyük kilise açık geniş hollü ve galeri İtalyan stilinde yapılmış bir bina idi. Doğu cephesindeki kaya tepesi üzerinde, manastır duvarlarının dışında, normal büyüklükte ve kare-haç stilinde bir kilise vardı. Manastır, defineciler tarafından harap edilmiştir. Zamanımızda büyük kilise yıkılmış olup, bir merdivenle alt avluya bağlanırdı. Doğu cephesindeki dağda, manastırın 300- 400 m . güneyinde bir mağara vardır. Cumot’un manastırı eski halini gösterir 1903 yılına ait netleşmiş olduğu resim bize bilgi vermektedir. Resimlerden de anlaşılacağı gibi dört katlı ve çok pencereli bir bina idi. Çatısı kiremitle örtülü olup, uzaktan görünüşü derebeyi şatosunu andırıyordu.
Manastır içinde bulunan mağaranın kuzey köşesine yaslı ve batı ile kuzey duvarları kaya olan küçük bir kilisecik vardı. Bunun içinde bir niş mezarının oluğu muhtemeldir. Şimdi görülebilen kilisecik kalıntısı çok eski değildir. Fakat çevredeki manastır kiliseciklerinin küçük bir benzeridir. Manastır içerisinde vadiye kadar herhangi bir tehlike anında kullanılmak üzere yapılmış, gizli dehliz vardı. Fakat bu dehliz toprak ve taşlarla dolmuştur. Bu manastır da Trabzon bölgesindeki diğer manastırlar gibi kutsal bir mağara ve ayazmanın etrafında kurulmuştur.
SÜMELA MANASTIRI
Trabzon’un Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere vadisine hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sumela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür.
Meryem Ana adına kurulan manastırın “Sumela” adını “siyah” anlamına gelen “melas” sözcüğünden aldığı söylenmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlar’dan geldiği düşünülmekte ise de, Sumela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir. Ünlü tarihçi J.P.Fallmerayer’in de (1790-1861) yılında buraya geldiğinde dikkatini çektiği gibi renginin koyu, hata teşhis edilemeyecek derecede siyah oluşu bu adın esasının teşkil etmiş olması mümkündür. Gürcü resim sanatında, XII.yüzyılda sanat aleminde siyah Madonna ismi altında tanınan bir takım Meryem ikonlarının yapıldığı ve yayıldığı bilinir.
Buranın başlıca gelir kaynağı olan bir Meryem Ana resminin eksikliğine ve mucizeler yarattığına halkı inandırmak böylece onun değerini büyütmek için uydurulduğu kolayca sezilen rivayete göre, güya bu resim, İsa’nın havarilerinden Lukas tarafından yapılmış. Lukas’ın terekesinden Atina’ya geçmiş fakat Theodosius devrinde, 4.yüzyılda resim kendiliğinden buradan ayrılmak istemiş, bir gün melekler tarafından gökte uçurularak Trabzon dağlarındaki bu kovuğa getirilip bir taşın üzerine bırakılmıştır. Tam bu sıralarda Atina’dan Trabzon’a gelen Barnabas ve Sophronios adlarında iki keşiş de bu ücra dağın ıssız yamacında bu resmi bulmuşlar ve burada Anakaya Kilisesini inşa ettirmişlerdir. 6.yüzyılda imparator Justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine generallerinden Belisarios tarafından tamir edildiği de söylenmektedir. Yine başka bir efsaneye göre, büyük bir kasırga sırasında Meryem’in yardımı ile canını kurtaran III.Alesios burasını yeni bir tesis halinde inşa ettirmiş, zengin vakıflar bağışlamış bir Khrysobullos yeni bir ferman ile de bu vakıflarını sağlam esaslara bağlamıştır.
VAZELON MANASTIRI
Bu manastıra Maçka’yı 14 km geçtikten sonra iki yolla gidilmektedir. Birinci yol; Kiremitli kahvelerinden yaklaşık 500 m . sonra sağa ayrılan, yeni yapılmış stabilizedir. Diğeri ise; Kiremitli köyünden vadiye inip, vadiden 2,5-3 saatlik yaya gidilmesi gereken yoldur. Fakat bu yol zahmetli ve daha uzun olduğu için tercih edilmez. Birinci yol daha iyi ve emindir. Manastıra giden yol dik olmasına karşın, çam ormanlarının içinden geçip, güzel çiçek kokularını teneffüs ederek bakir manzarayı görünce, bu zahmete gerçekten değdiğini anlarız. Yolun sonunda manastır binası karşıdan bütün ihtişamıyla gözükür.
KİLİSELER
KÜÇÜK AYVASIL KİLİSESİ
Şehrin en eski kiliselerinden birisidir. Üç nefli bir bazilikadır. Narteksi yoktur. Nefler içten ve dıştan yuvarlak planlıdır. Zemininde kriptası bulunur. Naosta T şekilli iki ayak ile iki İon başlıklı sütün bulunur. Giriş kapısında bir Bizans kabartması ile 884-885 tarihinde I. Basil zamanına ait onarım kitabesi bulunmaktadır. İçerisinde daha geç dönemlere ait fresk kalıntıları bulunmaktadır.
SANTA MARİA KİLİSESİ
Sultan Abdülaziz’in müsaadeleriyle inşaatına başlanılan Merkez Kemerkaya Mahallesinde bulunan tarihi tescilli yapı, Vatikan idaresi tarafından 1852-1874 yılları arasında yaptırılmıştır.
Etrafı yüksek duvarlarla çevrili bahçe içerisindeki kilise, lojman ve ek binalarla oluşan bir komplekstir. Ayrıca, Samsun’daki katolik kilisesi içerisinde asılı bulunan tarihçede Trabzon’daki katolik kilisesinin yapımı için 1845′de bir heyet oluşturulmuş, evin inşaasına 1852 yılında başlanıldığı, kilisesinin ise 1869-1974 yıllar arasında yapıldığı belirtilmektedir.
HANLAR
ALACA HAN
Büyük İmaret (Hatuniye) camisinin doğusunda yer alır. Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbaharhatun için 1506 yılında yaptırılmıştır. Türbe iyi bir taş işçiliği gösterir. Sarımsı renkli kesme taşlardan inşa edilmiştir. Pençerelerinin tahfif (sağır) kemerlerinde olduğu gibi gri taşlar dekoratif olarak kullanılmıştır. Sekizgen planlı türbe gövde üzerinde yine sekizgen bir kasnağa sahiptir. Kubbe sekiz köşeli olup kurşunla kaplanmıştır.
BEDESTEN
Trabzon çarşısının merkezinde yer alan şehrin en eski ticaret yapısıdır. Dıştan 20.60 x 22.60 m boyutlarıyla kaleye yakın dikdörtgen planlıdır. Türk Bedestenleri içerisinde tek kubbeli olan tek örnektir. Ayrıca yapı Gülbaharhatun Vakıfları arasında gösterilmiştir. Bunun için yapının fetihten sonra 15. yüzyılın sonlarında yapıldığını söyleyebiliriz.
VAKIF HAN
Bedestenin kuzey batısında yer alır. Üç katlı avlulu bir handır. Birlikte inşa edildiği güneydoğu kısmındaki caminin şadırvanı üzerindeki kitabeye göre Hicri 1196 Miladi 1781 yılında Hacı Yahya adında bir hayırsever tarafından yaptırılmıştır. Zemin katın esas girişi doğudandır. Açık avluyu revak ve arkasındaki odalar çevirir. Birinci katın girişi güneydedir. Bu katta cephede dört dükkan, şadırvan ve caminin giriş kapısı bulunmaktadır. Avlu etrafında sıralanan odalar farklı büyüklüktedir. Kuzeyde orta kısımda bir eyvan yer alır. İkinci katta revaklı avlu odaları ve cami bulunmaktadır. Bu caminin güneydoğu köşesindeki minaresi yıkılmıştır.
TAŞ HAN
Osmanlı dönemi avlulu, iki şehir hanlarının güzel bir örneğidir. Kaynaklara göre 1531-1533 yılları arasında Trabzon Valisi İskenderpaşa tarafından yaptırılmıştır. Muhtelif zamanda yapılan onarımlarla günümüze gelmiştir. Kuzey cephesine geç devir dükkanları eklenmiştir. Duvarlar düzgün yontu taştan yapılmıştır. Revak kemerleri ve tonoz örtü tuğladır. Önceleri alaturka kiremit kaplı çatısı 1980 yılındaki onarımda beton mozaik olarak değiştirilmiştir.
HAMAMLAR
MEYDAN HAMAMI
19. yüzyılın sonlarında kazazadeler tarafından yaptırılmış bir çifte hamamdır. Erkekler bölümü doğudadır. Soyunmalık kısmı orijinalliğini korur. Soğukluktan sonra ılıklığa girilir. Sıcaklık kısmında dört eyvanlı köşe hücreli plan uygulanmıştır. Yalnız doğudaki halvetlerin duvarları yapılmamıştır. Kadınlar bölümü kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Soyunmalık soğukluk ve sıcaklık kısımlarından meydana gelir. Sıcaklık haçvari dört eyvanlı köşe hücreli plana sahiptir.
PAŞA HAMAMI
Çarşı Camisinin güneyinde yer alan bir çifte hamamdır. İskenderpaşa’nın vakıfları arasında adı geçmektedir. 1521-1533 yılları arasında yapılmış olmalıdır. Erkekler kısmı batı tarafındadır. Bu kısım soyunmalık soğukluk ve dikdörtgen planlı sıcaklıktan meydana gelir. Kadınlar kısmı da soyunmalık soğukluk ve iki hücreden ibaret sıcaklıktan oluşmaktadır.
SEKİZ DİREKLİ HAMAM
Pazarkapı mahallesinde yer alır. Trabzon Belediyesince onarılmış kuzeyindeki soyunmalı kısmı yeniden yapılmıştır. Soyunmalığının güney köşesinden soğukluğa girilir. Sıcaklık bölümü kare planlıdır. Köşelere yerleştirilmiş duvar yükseklikleri 2.5 m olan dört halveti vardır. Ortada sekizgen göbek taşı ve etrafında yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanan sekiz sütün sekizgen planlı kubbemsi bir tonozu taşır. Bu tonozla yan duvarlar arasındaki boşluk çepeçevre beşik tonozla örtülmüştür. Hamamın tarihlendirilmesi tartışmalıdır. Bazı kaynaklarca Selçuklu Hamamı olarak adlandırılır.
YAYLALAR
ÇAKIRGÖL YAYLASI
Maçka-Meryemana (Sumela) yolundan 58 km. mesafede ve denizden uzaklığı 2.504 metre olan yayla çevresinde Armutluk, Kırantaş, Akarsu, Aykarsa, Livayda, Kurugöl, Mesaraş, Furnoba, Kasapoğlu, Camiboğazı, Ortaoba ve Dereboyu yaylaları mevcuttur.
HAÇKA OBASI YAYLASI
1784 metre yükseklikteki yaylaya Düzköy ilçesinden güneye 12 km. toprak yolla ulaşmak mümkündür. Elektrik, PTT, çeşme gibi altyapıya sahip olan yaylada, kasap, manav, fırın ve pansiyon mevcuttur.
HARMANTEPE YAYLASI
Köprübaşı İlçesi Yeşilyurt Beldesi sınırları içerisinde bulunan Harmantepe Yaylasında 1. Dünya Savaşından kalma siperler ve şehit mezarları vardır. Her yıl 29 Haziran tarihinde anma günü tertip edilir. Cösk tepesi görülmeye değer yerlerden birisidir.
LAPAZAN YAYLASI
27 km lik bir stabilize yolla ulaşılabilen yayla, Maçka ilçesine bağlı Gürgenağaç köyünün güneyinde ve denizden mesafesi 2.200 metredir. Alt yapısının olmadığı yaylada ziyaretçilere uyku setlerini, yiyecek ve içeceklerini yanlarına almalarını öneriyoruz.
SAZALAN YAYLASI
1850 metre yükseklikte bulunan yaylaya Erikbeli Turizm Merkezi yolundan 25 km geçerek varılabilir. Burada çeşitli altyapı hizmetleri mevcuttur.
SİSDAĞI YAYLASI
1850 metre yükseklikte bulunan yaylaya, Erikbeli Turizm Merkezi yolundan 25 km geçerek varılabilir. Burada çeşitli altyapı hizmetleri mevcuttur.
SULTANMURAT YAYLASI
Trabzon İli Çaykara İlçesine 25 km. mesafede olan ve Aydıntepe’nin 54 km. kuzeybatısında bulunan Sultanmurat Yaylasında elektrik, içme suyu ve wc bulunmaktadır. 1. Dünya Savaşından kalma siperler ve şehit mezarlarını her yıl binlerce insan ziyaret etmektedir.
KONAKLAR VE EVLER
ÇAKIRAĞA KONAĞI
Trabzon’un Of ilçesi’nin Sarıağaç köyünde bulunan konak İsmail ağa tarafından H.1237 (1821) yılında yaptırılmıştır. Konağın zemin katı kesme taş olup, kış odası, kiler ve ambar burada yeralmaktadır. Ahşap Bağdadi kaplamalı ikinci kattaki oda sayısı tam olarak bilinmemektedir.
Çakırağa konağı, 1979 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nce onarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
KUNDUPOĞLU EVİ
Yarımbıyıkoğlu evinin güneyinde yer alır. Sadece bir kısmı ayakta kalmıştır. Zamanında dar sofalı planlıydı. Bugün onarılan fevkani, üst oda alçı, ahşap oyma ve kalem işi süslemelere sahiptir. 18. yüzyıla tarihlenmektedir.
MEMİŞOĞLU (KASTEL) KONAĞI
Sürmene ilçesinin 4 km. doğusunda ana yolun üzerinde yer almaktadır. İki katlı büyük bölümü taştan yapılmış ve ahşap işçiliği ile ünlüdür. Yapılış tarihi bilinmemekle birlikte 18. Yüzyıla tarihlenmektedir.
NEMLİZADE KONAĞI
Gazi Paşa Mahallesi’nde, Nemlizade Hacı Ahmet Efendi tarafından yapımına başlanmış,1892 yılında tamamlanmıştır. Haremlik Selamlık bölümlerden oluşan dört katlı, dönemin Avrupai üsluplarını yansıtan bir yapıdır. Haremlik bölümünün zemin kat salon ve odalarında Kütahya çinileriyle oluşturulmuş panolar bulunmaktadır.
ORTAHİSAR EVLERİ
Eski Türk evlerini ön plana çıkartan en önemli unsur geleneksel mimari tarzındaki fonksiyonellik ve estetiktir. Bu evler bir yandan kentsel konumları ile diğer yandan mimarileriyle dikkate değerdirler. Eski Türk evleri yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır.
ORTA MAHALLE EVLERİ
Anadolu’nun kimi bölgeleri “Örnek Evler” niteliğini taşıyan yerleşme örnekleri açısından günümüze kadar önemli değişiklikler geçirmeden gelebilmiştir. Bu yerleşmeler arasında Akçaabat-Orta Mahalle Evleri Karadeniz Bölgesinde en önde gelenlerden birisi olarak sayılabilir.
YARIMBIYIKOĞLU EVİ
Pazarkapı Mahallesinde Kundupoğlu sokaktadır. 2 katlı dış sofalı planlı bir evdir. Kötü onarımlarla süsleme özelliklerini yitirmiştir. Kitabesinden1706 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır.
TURİZM MERKEZLERİ
UZUNGÖL
Trabzon’a 99 Km. ve Çaykara ilçesine 19 Km. uzaklıkta, deniz seviyesinden 1090 m. Yükseklikte bulunan Uzungöl, dik yamaçları ve muhteşem orman örtüsü ile Alplerin güzelliğini geride bırakmaktadır. Vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuş göl “Uzungöl” olarak bilinir ve çevreye aynı ad verilmiştir. Özellikle yakınındaki “şerah” köyünün yöreye uygun tarzda yapılmış eski ahşap evler, doğanın güzelliğini tamamlar.
Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Uzungöl, sahip olduğu turistik potansiyeli bakımından çok zengindir. Çevrede trekking, kuş gözlem, botanik amaçlı turların yanı sıra daha yükseklerdeki dağların arasındaki göllere veya yakınlarındaki Şekersu, Demirkapı, Yaylaönü gibi diğer yaylalara geziler düzenleme olanağı vardır. Yaban hayatı bakımından Uzungöl çevresindeki dağlarda ayı, kurt, yaban keçisi, tilki, Kafkas dağ horozu gibi hayvan türleri barınmaktadır.
ÇALKÖY MAĞARASI
İlimiz Düzköy İlçesinin 5 km. güney kapısında denizden 1050 m. yükseklikte olup, aydınlatma ve gezi platformları tamamlanmıştır. Mağaranın içinde dış atmosfere dolinlerle olan irtibatı nedeniyle rahat bir hava haraketi vardır. Girişte kuru olan mağara atmosferinin mağaranın içerisinden akan dere nedeniyle iç kısımlarda nem bir kat daha artmaktadır.
BALIKLI GÖL
Bölgemizin coğrafi yapısı nedeniyle oluşan bir başka gölümüzdür. Balıklı Göl Akçaabat-Düzköy yolu üzerinden Hıdırnebi yaylasına çıkarken yol üzerindedir. Doğal güzelliği muhteşem olan bu gölümüz yazın birçok ziyaretçi tarafında dinlenme ve piknik alanı olarak kullanılır.
ÇAKIRGÖL
Çakırgöl dağının kuzey eteklerindeki Mecit-Mescit yaylasının platosu üzerinde, Dilowal devri buzullarının çanağında bulunmaktadır. Çakırgöl büyük sirkinin (Buzyatağı) tabanını kaplayan göl, mide görünüşünde, denizden 2.533 m. yüksekliğindedir. Çevresi 1.160 m. boyu kimi yerlerde değişik olmasına karşın 250 m. arasında değişen bir yükselti ile çevrilmektedir. Güneyde 15-2 metreyi bulan derinliği öbür yanlarında daha sığcadır. Gölün güney bölümünü kaplayan büyük yarın altında, su yüzeyinden 20 m. yükseğinde falez biçiminde bir diklik bulunur. Bu dikliğin 50 m. gerisinde bulunan 8 su kaynağı (göze)nin suları küçük çağlayanlar biçiminde göle dökülür. Sular, burada tatlı ve durudur. Bu çağlayanların dışında gölün sol yanından gelip göle katılan bir dağ suyu daha vardır. Bu kaynak, gölün su düzeyinde bir değişiklik yapmadan artan sularını, yardığı Morez engelinden geçirip kuzeye doğru akan bir oluşturur. Daha aşağılarda, Değirmendere’nin bir kolu olan Meryemana vadisinden geçer. Gölde alabalık vardır. Çevre yeşilliği ile göl büyüleyici güzelliktedir.
SERA GÖLÜ
Trabzon’un batısındaki Sera deresi üzerinde, kıyıdan 8 km. içerde Yıldızlı Beldesi sınırları içinde Demirtaş köyü yakınında bulunmaktadır. Dağ yamacının, 20 Şubat 1950′de kayması ile oluşan bir baraj gölüdür. Göl, Yıldızlı Beldesinden içeriye doğru 1 km. mesafededir. Vadi boyunca 2 km .lik bir uzunluk gösterir. Genişliği 150- 200 m. arasında değişir.
Camiler
AHİ EVREN DEDE CAMİİ
Trabzon’a hakim Boztepe semtinde yapılmış olan caminin tarihi bilinmemektedir. Bununla beraber Şemsettin Sami’nin belirttiğine göre Sultan Orhan döneminde Ahi Evren’in bir derviş dergahı inşa ettirdiği bunun da bugünkü cami ve türbenin yerinde olduğundan bahsetmektedir. Komplekse ait kesin bir bilgimiz yoktur. Burada aynı isimli bir cami inşa edildi. Ahi Evren Dede camisi Hacı Hakkı Baba’nın Abdulaziz döneminde H.1305 (1888) katkılarıyla tamir ettirilerek günümüze ulaştırılmıştır.
ÇARŞI CAMİİ
Cami, uzun yıllar Trabzon’da valilik yapmış Hazinedarzade Osman Paşa tarafından H.1225, M.1839 yılında yaptırılmıştır.
Caminin kurulduğu saha eğimli olduğu için kuzey cephesinde son cemaat mahallinin altına dükkanlar yerleştirilmiştir. Şehrin en büyük camisidir. Yapıda muntazam bir taş işçiliği göze çarpar. Örtüsü bütünüyle kurşunla kaplanmıştır. Kapı ve pencere silmelerinde barok süslemeli bordürler görülür.
Cami, son cemaat mahalli ve harim kısmından meydana gelmekte ve altı istinatlı olarak planlanmış bulunmaktadır. Son cemaat mahalli üç bölümlü, kubbeli dört sütunun arasına yerleştirilen ince perde duvarlı ampir bir revaktan meydana gelmektedir.
ERDOĞDU BEY CAMİİ
H.985 M.1577 yılında Trabzon Valisi Erdoğdu Bey tarafından yaptırılmıştır. Cami birçok onarım geçirmiş ve geniş ölçüde özelliklerini yitirmiştir.
Son cemaat mahalli ile harimin girişindeki ahşap mahfiller üstten irtibatlıdır. Mihrap nişinin mukarnaslı bir kavsarası vardır. Köşeliklerde birer gülbezek ile üst kısımda yazı kuşağı yer alır. Burada bulunan H.1317, M.1899 tarihi caminin son onarımına aittir. Minber ahşap olup sade bırakılmıştır.
GÜLBAHARHATUN CAMİİ
Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun’un hatırası için Orta Hisar’ın batısında Zağnos Köprüsü’nün yakınında bir külliye içersinde yapılmıştır. Külliyeden cami ile türbe günümüze gelebilmiş; imaret, medrese, hamam ve mektep yıkılmıştır. Mektebin yerine 1899 tarihinde bugünkü Gülbahar Hatun İlkokulu yapılmıştır. Kaynaklar Gülbahar Hatun’un ölümünden sonra 1514 yılında yaptırıldığını göstermektedir. Caminin inşa kitabesi yoktur. Cami erken devir Osmanlı mimarisinde ayrı bir plan tipi oluşturan Zaviyeli Camiler grubuna girmektedir. Duvar işçiliği özenlidir. Pencereler, son cemaat mahalli, kemerleri ve minarede koyu gri ve sarımsı beyaz taş kullanılmıştır. Caminin örtüsü kurşun kaplıdır.
Mihrap mermerden yapılmıştır. Kenar bordürleri sade, tepeliği bitkisel süslemelidir. Beşgen niş mukarnaslı bir kavsara ile son bulur. Köşeliklerinde ikişer kabara (gülbezek) motifi yer alır. Minberde mermer olup sade bırakılmıştır.
Caminin klasik dönem süslemeleri bozulmuştur. Bugünkü süslemeler son onarımlarda yapılmıştır. Avlusundaki şadırvan eskiden kubbe ile örtülüydü. Bu örtü son onarımlarla konik külaha dönüştürülmüştür.
İSKENDERPAŞA CAMİİ
Yapının esas planı İznik’teki Yeşil Camiye benzemektedir. Muhtemelen öndeki üç bölümlü olan son onarımlarla değiştirilmiş ve kırma çatı ile örtülmüştür. Son cemaat mahallinden ara bölüme girilir. Burası, yan duvarlarla ve güneyden iki sütuna oturan ortada bir kubbe, doğu ve batısındaki tonoz parçaları ile örtülmüştür. Harim kısmı pandantiflerle oturan bir kubbeye sahiptir.
Mihrap ve minber mermerden yapılmıştır. 19. Yüzyıl barok süslemelerine sahiptir. Üzerlerinde iri yapraklı kıvrım dallı bordürler, kartuşlar bulunmaktadır. Caminin içerisinde kalem işi süslemeler de bulunmaktadır.
Caminin H. 936, M .1529 tarihli inşa kitabesi cephedeki giriş kapısı üzerindedir. Ayrıca burada yapının bugünkü haline kavuştuğu 1882 yılı onarımına ait kitabe de bulunmaktadır.
ORTAHİSAR CAMİİ
Yapı altınbaşlı Meryem Kilisesi Chrysokephalos olarak adlandırılmıştır. Kuruluşu 914 yılına kadar inmektedir. Bu yapının manastır içerisinde bazilikalı planlı olarak yapıldığı sanılmaktadır. Bugünkü planın : esası 12. Yüzyılda gerçekleştirilmiş olmalıdır. Araştırmacılar yapının 6 esas onarım devri geçirdiğini belirtmişlerdir. Ana plan Yunan haçı şeklindedir. Üç nefli olan yapının apsisi içten yuvarlak dıştan çokgendir. Bir iç ve bir dış narteksi vardır. Kuzey girişi 14. Yüzyılda inşa edilmiştir. Merkezi kubbe pandantiflere oturur ve 12 köşeli yüksek bir kasnağa sahiptir. Zamanında şehrin baş kilisesi, katedrali olduğu için yapının süslemesine önem verilmiştir. Freskler bugün sıvanmıştır. Bema duvarlarında ve zeminde opus sectile tarzında mozayik süsleme yer almaktadır.
Fetihten sonra camiye çevrilmiş ve belki de Fatih, ilk Cuma namazını burada kılmıştır. Fatih Medresesi de yapıya bitişik olarak kurulmuştur. Türk devrinde caminin esas girişi kuzeye alınmış, güney duvarının ortasına bir mihrap yerleştirilmiş, minber konulmuş ve minare yapılmıştır.
Mihrap taştan yapılmış olup, süsleme bakımından zengindir. Mihrabı çevreleyen geometrik geçmeli bordürler, mukarnaslı niş ve alındığındaki rozetler Selçuklu örneklerini hatırlatmaktadır. Ceviz ağacından yapılmış minber değerli bir sanat eseridir.
Orta Hisar Camii’ne değişik zamanlarda nakışlı süslemeler yapılmış ve kitabeler konulmuştur. Mihrabın doğusundaki oda 1842 yılında kütüphane haline getirilmiş ve kapısı üzerine bir kitabe yerleştirilmiştir.
TAVANLI CAMİİ
Trabzon’un tipik çatılı camilerinden birisidir. 1874 yılında Nemlizadeler tarafından yapılmıştır. Geniş bir haziresi vardır. Dikdörtgen planlı olan yapı son cemaat mahalli ve harim kısmından meydana gelmektedir. Kalın taş duvarlar özenli bir işçilik gösterir.
Harimin giriş kısmı üzerinde ahşap mahfil yer almaktadır. Caminin aydınlatılması bütün cephelerdeki pencerelerle sağlanır. Taş mihrap bordürleri vazodan çıkan ağaçlar ve kıvrım dallarla kabartma olarak süslenmiştir. Minber sade tutulmuştur. Harimin ahşap tavanı da ortada göbeklidir.
YENİCUMA CAMİİ
Traszon’un kurtarıcı ve koruyucu azizi Eugenios’a izafe edilmiştir. İlk kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Araştırmacılar ilk yapının bazilika olduğunu belirtmektedir. Ayrıca 1291 yılına ait bir kitabe bulunmuştur. Bugünkü yapının 14. Yüzyılda haç planlı olarak inşa edildiği muhtemeldir.
Yapının bugün narteksi yoktur. Üç nefli ve üç apsislidir. Orta apsis içten yuvarlık dıştan beş köşelidir. Diğerleri içten at nalı, dıştan yuvarlaktır. Merkezi kubbe doğuda haç biçimli iki ayağa, batıda yuvarlak iki dorik sütuna pandantifler yardımıyla oturur. Yan neflerin üzeri tonozlarla örtülmüştür.
Bu yapıda da fresk izleri ve zemin mozayiklerinin kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca orta apsisin dışında kartal ve güvercin kabartmalarına yer verilmiştir.
Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrilen yapıya kuzey giriş kısmı ile minare ilave edilmiştir. Büyük apsisten bir giriş daha açılmıştır. Taştan yapılan mihrap barok karakterlidir. Minberi ahşaptan yapılmış olup sade bırakılmıştır. Mahfilde iyi bir ahşap işçilik görülür. Bu ilavelerden başka caminin içinde çok değerli kalem işi süslemeler vardır. Pandantiflerin yazıları ünlü hattat Hafız Hasan Rıfat’ın eseridir. Kullanılan diğer kısımlardaki yazı ve nakışlar yenilenmiştir.
|